Kazakistan, Sovyetler’in yıkılmasının ardından hep
konuşulan, ama lafta kalan "Türk Birliği" projesi için gaza bastı.
Kırgızistan ve Özbekistan’ın desteğini alan Cumhurbaşkanı Nazarbayev,
Türk devletleri arasında siyasi, ekonomik ve sosyal birlik için
Ankara’dan yanıt bekliyor.
KAZAKİSTAN’ın en büyük şehri Almatı’da barları dolduran Kazak gençler,
İç Anadolu türküleri ve Tarkan’ın şarkılarıyla coşuyor.
Galatasaray-Fenerbahçe kupa maçı, Türkistan şehrinde birçok Kazak
sporseveri çekiyor. Sovyetler Birliği döneminde baskılara rağmen ayakta
kalan Türk dili ve gelenekleri, son günlerde iyice serpiliyor.
Dünyanın yüzölçümü açısından en büyük dokuzuncu ülkesi olan ve sahip
olduğu petrol, doğal gaz, uranyum ve altın madenleriyle büyük bir
gelecek vaadeden Kazakistan’ın Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, 2006
yılının başlamasıyla birlikte Türk dünyasının, Avrupa Birliği benzeri
tek bir siyasi çatı altında birleşmesi için girişimlere başladı.
Yıllarca Türkiye tarafından liderlik edilen, ancak sonlandırılamayan
projeyi yeniden gündeme getiren Nazarbayev, 18 Şubat’taki Ulusa Sesleniş
konuşmasında, "Bölgeyi sömürmek isteyen güce karşı ya birleşeceğiz, ya
da bekleyeceğiz. Ben ikincisinden yanayım" dedi. 4 Mart’ta bir açıklama
daha yapan Nazarbayev, "Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan
birleşmelidir. Türkiye ve Azerbaycan’ı da unutamayız" diye konuştu.
Kazakistan’da geçen hafta düzenlenen Nevruz kutlamalarında da benzer
mesajlar vurgulandı. Özbekistan ve Kırgizistan’ın, Nazarbayev’in
teklifine bu kez 15 yıl öncesinden çok daha "gerçekçi" baktığı ve olumlu
yaklaştığı kaydediliyor. Türkiye’nin Almatı Büyükelçisi Taner Seben de,
"Burada Türk Birliği fikri hararetle tartışılıyor. Bu bölge, doğal
kaynaklar bakımından yüzyılın bölgesidir. Buradaki en güçlü etki,
Türkiye’nindir. Daha da güçlü olmalıyız" dedi. Kazakistan’da, Sovyet
döneminin bitişinin ardından, özellikle zorla Ruslaştırılmış bölgelerde
Türk kimliğine dönüş süreci yaşanıyor. Nazarbayev’in son dönemde yaptığı
çıkışın ise, iç politikaya dönük bir mesajdan çok, 15 yıldır siyasi ve
ekonomik birlik söylemini hayata geçiremeyen Türk devletlerine yönelik
bir çağrı niteliğinde olduğu belirtiliyor.